17 Nisan 2013 Çarşamba

TENÂSÜH (REENKARNASYON)


Tenâsüh (Reenkarnasyon); ölen kimsenin ruhunun başka bir bedene geçerek ona hayat verdiğine dâir asılsız ve sapık bir inanıştır. Eski devirlerden beri böyle bir inanış vardır. Budizm’de, Firavunlar devrinde, çok tanrılı dinlerde görülür. Brahmanlar, bazı filozoflar, Dürzîler, Karmatîler ve İsmâilîler gibi sapık fırkalarda tenâsüh inancı yaygındır. Reenkarnasyon tenâsühün Batı dillerindeki adıdır.
Düşünülürse bu sapık inanç, insanın kendi amelinden sorumluluğu ve adâlet ilkesine terstir. Öyle ya; bedenleri dolaşan aynı ruh, hangi amelin hesâbını verecektir? Tabiî bunun temelinde Âhıreti; Cennet ve Cehennemi inkâr vardır.
Zilzâl sûresinde meâlen, “Kim ki, zerre miktarı hayır (iyilik) işlerse, onun karşılığını görecektir. Ve kim ki, zerre miktarı şer (kötülük) işlerse onun karşılığını görecektir.” buyurulmaktadır. Yani, her yapılanın karşılığı mükâfat veya cezâ olarak görülecektir. Kur’ân-ı kerîmde meâlen, “Her nefs ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.” buyurulmaktadır.
Dînimizde ölen bir kimsenin rûhu başka birisine geçmez. Geçtiğini bildiren hiçbir âyet-i kerîme veya hadîs-i şerîf yoktur. Hiçbir İslâm âlimi de böyle birşey söylememiştir. Daha çok, dine inanmayan birkaç kişi, reenkarnasyondan bahsediyor. Tenâsüh ile ruhlar kemâle gelir diye uyduruyorlar. Peki, ruhlar bu şekilde kemâle gelirse, Cehennem kimler için yaratılmıştır. Kimler azap görecektir?
Tenâsühe inanmak, Cehennemi inkâr etmek olur, hattâ öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmamak olur. Bunun için, tenâsühe inanan, dinden çıkar, kâfir olur. Berîka ve Hadîka kitaplarında da böyle yazılıdır. Böyle îmânsızlardan bazıları kendilerini din adamı tanıtmış, kitapları, dergileri, radyoları ve TV’leri ile, millete Müslümanlık öğretmeye kalkışmışlardır. Bu gibi kimseler gençleri, dinsiz ve îmânsız yapmaya çalışıyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar

Sayfa Görüntüleme