25 Nisan 2013 Perşembe

GENÇLİK ELDEN GİDİYOR!..



MEHMET ORUÇ - 04 Ocak 2011 Salı


Gün geçmiyor ki, gazetelerde, televizyonlarda fuhşa dayalı cinayetlerden ve uyuşturucudan ölen gençler ile ilgili bir haber çıkmış olmasın. Her gün yüzlerce genç, magazin haberlerine, renkli yaşantılara aldanıp evinden, ailesinden ayrılıyor ve büyük şehirlere gelip batakhanelerde kurda kuşa yem oluyor...

Gün geçmiyor ki, gazetelerde, televizyonlarda fuhşa dayalı cinayetlerden ve uyuşturucudan ölen gençler ile ilgili bir haber çıkmış olmasın. Her gün yüzlerce genç, magazin haberlerine, renkli yaşantılara aldanıp evinden, ailesinden ayrılıyor ve büyük şehirlere gelip batakhanelerde kurda kuşa yem oluyor...

SOKAĞA ÇIKMASALAR BİLE!..
Günümüzde hiç kimse, benim oğlum, benim kızım böyle tehlikelerden uzaktır, deme lüksüne sahip değildir. Gençler sokağa çıkmasa bile, evinde oturduğu yerden, televizyon ve internet siteleri vasıtası ile bu “renkli” mekanlarla irtibata geçebiliyor. Bunun örnekleri sayılamayacak kadar çoktur. Çocukları ile yakinen ilgilenmeyen, onları manevi yönden yetiştirmeyen nice mazbut ailelerin, hatta nice hocaların, din adamlarının çocuklarının da bu yola düştükleri bilinen gerçeklerdir. Bu işin garantisi yoktur. 
Bunun için her ana-baba, hissettirmeden çocuğunu takip etmelidir. Kimlerle arkadaşlık kuruyor, nerelere gidip geliyor, hâl ve hareketleri nasıldır, hangi programlara ilgi duyuyor, zaafları nelerdir bunları adım adım takip etmek mecburiyetindedirler. Devir sertlik devri değildir. Onlarla arkadaş gibi olup, sevgi ile yaklaşmalıyız. Yönlendirmemizi, vermek istediklerimizi bu yolla vermeliyiz.
Başı boş bırakılan çocuğu başkaları yetiştirir. Eskiden gence evde verilen bir İslâm terbiyesine karşı, sokak yanî cemiyet, toplum dokuz veriyordu. Şimdi tersi oldu. Çocuk, evde verilen terbiyenin dokuzunu, sokağa çıktığı zaman kaybediyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi artık sokağa çıkmalarına da lüzum kalmadı; evler de sokak gibi oldu. 

“AĞAÇ YAŞ İKEN EĞİLİR”
Bazı ana-baba çocuklarına kıyamıyor. Daha yaşı küçük, büyüyünce öğrenir, büyüyünce yapar diyor. Meselâ, onları sabah namazına kaldırmıyor. Bu, ana-babanın çocuğuna yapmış olduğu en büyük kötülüktür. Çocuğunu kendi eli ile ateşe, Cehenneme atmasıdır. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözü meşhurdur. Çocuk küçükken buna alışırsa, büyüyünce kalkması kolay olur. Alışmamış ise, daha sonra zor gelir ve böyle devam eder. 
Peygamber efendimiz, “Bütün çocuklar Müslümanlığa elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları Hristiyan, Yahûdî ve dinsiz yapar” sözü ile Müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en önemli işin, gençlikte olduğunu bildiriyor. 
Eğer çocuğa akıl bâliğ olduğu hâlde, bilmesi gereken îmân bilgileri öğretilmemiş ise, bu çocuk dinden çıkar mürted olur. Çocuklarına îmânı, İslâmı öğretmeyen analar babalar, çocuklarını Müslüman olmaktan mahrûm etmiş, kâfir olmalarına sebep olmuş olurlar. Çocukları ile birlikte, kendileri de Cehennemde bunun cezâsını, azâbını çekerler. Namazları, oruçları ve hacca gitmeleri, kendilerini bu azâbdan kurtaramaz.

MÜSLÜMANIN BİRİNCİ VAZİFESİ
O hâlde, her Müslümanın birinci vazîfesi, evlâdına İslâmiyeti ve Kur’ân-ı kerîmi öğretmektir. Evlâd, büyük nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider. Çocuklarımıza dinin emir ve yasaklarını öğretmek, dine uygun yaşamalarını sağlamak, çocukların haklarını ifâ etmektir. Bu önemli vazifeyi yerine getirmeyen ana-baba onun işlediği günahlara ortak olur. 
Gençlere dini öğretmenin bu kadar önemli olmasının sebebi nedir? İslâmın temeli, îmânı, farzları ve harâmları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, peygamberleri bunun için göndermiştir. Allahü teâlâ, Müslümanlara “Emr-i ma’rûf” yapmayı emrediyor. Yâni, benim emirlerimi, bildiriniz, öğretiniz diyor ve “Nehy-i anilmünker” yapmayı emrediyor. Yâni, yasak ettiğim harâmları bildiriniz ve yapılmasına râzı olmayınız, diyor. 
Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, İslâmiyet yıkılır, yok olur. Bizler önce üzerimize düşeni yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz, buna bakmamız lâzımdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar

Sayfa Görüntüleme