17 Nisan 2013 Çarşamba

NASREDDİN HOCA


22 Haziran 1284’de vefât eden merhumun türbesi, Akşehir’dedir. Kabri, herkes tarafından ziyaret edilmekte ve ruhaniyetinden feyz alınarak istifade edilmektedir. Hoca merhum, ömrünü insanlara vaaz ve irşâd ederek geçirmiş, nükteli ve latife dolu nasihatları ile onlara doğru yolu göstermiştir. Evliyâdan olup âlim ve hakîm idi. Çeşitli kerâmetleri, hâlâ dilden dile dolaşarak anlatılmaktadır. Hoca merhuma isnâd edilen ahlâka ve edebe aykırı fıkralar, onun sözleri değildir. Nasreddin Hoca’nın fıkraları o kadar yayılmıştır ki, Anadolu’da, Orta Asya’da, Balkanlar’da, kısaca Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar olan bölgede hâlen anlatılmaktadır.
Bugün Çin sınırları içinde kalan Uygur Türkleri arasında da bol miktarda Nasreddin Hoca fıkrası anlatılmaktadır. Araştırmalar, Nasreddin Hoca’nın efsanevî bir kişi değil, 13. asırda Selçuklular devrinde yaşamış sâlih bir Müslüman olduğunu göstermektedir.
FIKRALAR
Birgün Hoca'nın bulunduğu bir sohbette sormuşlar:
- Hocam, iyi adam olmanın yolu nedir?
Hoca başını sallayarak demiş ki:
- Söyleyen olursa dinlemeli, dinleyen olursa söylemeli.
******
Hoca birgün anahtarını kaybetmiş. Bahçede döne döne anahtarını ararken hanımı sormuş:
- Hocam, anahtarını nerede düşürdün?
- Hanım, nerede düşürdüğümü bilsem, hiç arar mıyım?
******
Birgün Hoca eşeğe arkaya bakacak şekilde ters oturmuş.
Komşuları sormuş:
- Hoca, eşeğine ters biniyorsun!
Hoca da şöyle cevap vermiş:
-Hayır, eşeğe ters biniyor deği-lim. Eşeğin yönü ters!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar

Sayfa Görüntüleme