17 Nisan 2013 Çarşamba

ÇOCUK TERBİYESİ


Çocuk; içinde sayısız cevherlerin saklı olduğu bir hazînedir. Elimizde biraz altın olsa, nereye nasıl saklayacağımızı bilemeyiz. Yarınımızın ümidi yavrularımıza, çok ana babalar, üç beş altın kadar sahip olmamakta, bu kıymetli cevherler elden çıkmaktadır. Bunun farkına varıldığında da iş işten geçmiş olmaktadır.
Çocukların kalbi temiz bir ayna gibidir. Karşısında olanı hemen kapar. Onun için onları, kötü arkadaşlardan uzak tutmalıdır. Kötülükten ve çirkin işten men etmelidir. İyi bir iş yaparsa taltif etmelidir. İstediğini yiyip, istediğini giymeye alıştırmamalıdır. Önce dinini, vatan sevgisini, millet sevgisini öğretmeli, kabiliyeti varsa ilim tahsil ettirmelidir. Yoksa kabiliyeti doğrultusunda bir sanat öğretmelidir. Ev idâre edebilecek yaşa gelince de evlendirmelidir.
Bazı kimseler diyor ki:
“Çocuklara dînî terbiye vermek, onlara belli bir inancı aşılamak uygun değildir. Çocuk büyüyünce, inceleyip hangi inancı beğenirse onu tercih etsin!”
Halbuki, dinimizde, çocuk terbiyesinden, anası babası mesûldür. Dikkat edilirse bu sözü ortaya atanlar, genelde Hıristiyan misyonerleri veya bunların tesiri altında kalmış, aydın görünmek isteyen birkaç zavallıdan ibârettir.
Misyonerler bu iddiayı ortaya atmakla birlikte, kendi çocuklarını daha doğumdan itibaren kendi dînî inançlarına göre, kiliseye götürüp vaftiz dedikleri dînî merasime tâbi tutarlar.
Ondan sonra da küçük yaştan itibaren kendi inançlarına göre yetiştirmek için ellerinden geleni yaparlar. Hatta bunu en birinci vazife bilirler. Kendi çocuklarına bu derece din bilgisi vermeye çalıştıkları hâlde, Müslüman çocuklarının başıboş bırakılmasını istemeleri; onların asıl maksatlarının, Müslüman yavrularının dinsiz yetişmesi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar

Sayfa Görüntüleme