17 Nisan 2013 Çarşamba

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ


Epey bir müddettir, bazı meslek erbabı, medyada baskı meselesini işliyor. Kimisine göre, bugünün Türkiye’si, sansür ve baskı bakımından Şeflik döneminden bile çok daha ötede!.. Acaba gerçek durum nedir? İsterseniz geçmişe küçük bir gezinti yapalım. Ve bırakın Milli Şef’in kendisini, aile efradının dahi İstanbul’a gelişini, ilk sayfasında mutena bir yerden vermeyen gazetelerin, matbuat umum müdürü tarafından, telefonla ve bin türlü hakaretle kapatıldığı dönemin gazeteciliğine kısaca bakalım...
Bedii Faik’in, 56 yıllık dönemi (1945-2001), “Matbuat, Basın derken... Medya” başlığı altında topladığı anılarından yalnızca bir kesit aktarıyorum: 40’lı yıllardaki gazeteciliğin, en cılız bölümü Ankara muhabirliğidir. İlk bakışta garip görünür. Bir başkent haberciliğinin cılız olmasındaki tuhaflık hemen göze batar ama, böyledir! Başka türlü olmasına da imkân yoktu ki!.. Tek parti Ankara’sı, şifreli çelik bir kasa gibiydi... Vali Tandoğan’ın izin verdiği kadarı dışarı taşabilirdi!
Tek Parti Ankara’sında, bavullarınızı kilitli olarak otel odalarında bırakamazdınız. Daha doğrusu, bırakmamanız akıl kârı idi. Çünkü polis onları nasıl olsa usulca açacak ve arayacaktır! Hele Ankara Palas’ta veya Belvü’de kalıyorsanız!..
Ankara’ya gelmeleri yasaklı insanlar bile vardı. Bunların içinde eski milletvekilleri, iş adamları ve tabii bazı sabıkalılar bulunur. Aslında hiçbir kanun hükmüne dayanmaz bu! Ama pekâlâ uygulanır. Böylelerinden herhangi birinin, Ankara Garından otele gelmelerinden bir iki saat sonra, patırtısız gürültüsüz, usulca otellerinden alınıp, akşama yani tren vaktine kadar uygun bir yerde tutularak, gene usulca trene konup Ankara’dan uzaklaştırılmasında, emniyet teşkilatımız öyle ustalık kazanmıştır ki, bu sevki, ancak usta otel yöneticileri veya deneyimli Ankara yolcuları fark edebilir!.. Ankara’nın endam aynası sayılan bazı caddelerinden pejmürde insan, tulumlu işçi, şalvarlı köylünün de geçirilmediğini daha önce söylemiştim...
Böyle bir Ankara’da gazete haberciliği nasıl ve ne kadar olabilir? Kestirmek artık pek zor olmasa gerek!..”(Bedii Faik, Anılar, Doğan Kitap, 1. Cilt Shf. 219 vd.)
İsmail Kapan TÜRKİYE GAZETESİ 31.01.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar

Sayfa Görüntüleme