10 Haziran 2013 Pazartesi
5 Haziran 2013 Çarşamba
27 Nisan 2013 Cumartesi
HER ŞEY ÖNCEDEN HAZIRLANMIŞ!..
M.SAİD ARVAS - 18
Nisan 2013 Perşembe
Dünyamızın, Güneş'ten
kopmuş bir parça olduğu bilinir. Güneşteki hararet, içinde hiçbir canlının
yaşayabilmesine imkân vermemektedir. Dünya güneşten koptuğu zamanki halini
korusaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bulunamazdı. Fakat Yüce Rabbimiz bizi ve
diğer canlıları yaratıp yaşatmayı dilediği için Dünyamızı yaşanabilir bir şekle
soktu.
Güneş'le, Ay'la
aramızdaki mesafe, en mükemmel tarzda ayarlandı. Dünyanın ısısı azaltıldı,
dağlar, taşlar, ırmaklar, nehirler, toprak ve bitkiler yaratıldı. Bunlar kafi
gelmeyeceği bilindiği için hayvanlar yaratıldı. Etlerinden, sütlerinden,
derilerinden nasıl faydalanabileceğimizi öğrendik. Sofra kurulduktan sonra
dünyaya davet edildik.
RABBİMİZİN BİZE
İHSANI...
Annemizin rahminde,
bize el, ayak takıldı. Ceninin aklı olsaydı bunları istemeyecekti, çünkü orada
bunlar hiçbir işe yaramazlardı, hatta rahat hareket etmesine engel bile
olurlardı. Fakat biz orada kalmayacaktık, dünyaya gönderilecektik, dünya
hayatında da bunlarsız yapamazdık. Daha dünyaya gelmeden, dünya hayatında rahat
ve huzur içinde hayat sürebilmemiz için ne lazımsa hepsini Rabbimiz yarattı ve
bize ihsan eyledi. Bunların hiçbirini biz talep etmedik, böyle bir şeyi
düşünmedik, düşünebilseydik bile yapmaya gücümüz yetmezdi. Tamamı bizi yaratan
Rabbimizin lütfu ve ihsanıdır.
Bunun için ne kadar
hamd etsek yine de azdır...
Rızkımızı daha biz
dünyaya gelmeden önce annemizin göğsünde hazırlamıştır.
Sadi-i Şirazi
rahmetullah-ı aleyh buyuruyor ki: "İnsanlar, rızıklarından niçin endişe
ederler o dünyaya gelir gelmez rızkını hazır bulur."
Yemeden, içmeden
yaşamak mümkün olmaz. Havamızı, suyumuzu, gıdamızı akıl ve hayal edemeyeceğimiz
kadar güzellikte kim yaratıyor ve bizlere ihsan ediyor!..
Güneş elmaya da, bibere
de aynen yansıyor, ikisi de kırmızıdır. Birisini tatlandırıyor, diğerini
acılaştırıyor, ikisine de ihtiyacımız vardır. Bu nefis gıdaları bulamasaydık
açlıktan ölmemek için elimize ne geçerse yemek zorunda kalacaktık...
Su içmeden yaşamak
mümkün değildir. Su içerken önce bu güzel nimeti bize ihsan buyuran Rabbimizin
izniyle yani besmele çekerek içmeye başlamalıyız, üçte birini içtikten sonra
Elhamdulillah diyerek ara vermeli, gene besmele ile ikinci kısmına başlamalı
üçte ikisini içtikten sonra hamd ederek ara vermeli, üçüncü bölümü de böylece
bitirmeliyiz... Böyle su içersek sünnet-i seniyyeye uymuş oluruz. Peygamberimiz
aleyhisselam suyu böyle içerlerdi, bitince de; suyu bu kadar tatlı ve güzel
yarattığı, acı ve tuzlu yaratmadığı için Rabbime hamd ederim diye dua
buyururdu. Bize düşen de aynısını yapmaktır...
Huzur içinde
yaşayabilmemiz için yerde ve gökte bulunan bütün varlıklar bize hizmet ediyor,
ücret de talep etmiyorlar, grev yaptıkları da yoktur! Mesela Güneş diyebilir
ki: "Ben insanlara binlerce yıl ışık ve hayat verdim, bana bir teşekkür
bile etmediler, ben de artık onlara olan bu iyiliğimi yapmayacağım, ne halleri
varsa görsünler!.." O zaman, bizim de Dünyamızın da işi biterdi...
Bu kadar mükemmel ve
kusursuz bir şekilde yaratılan ve bize hizmet eden tabiatı gördükçe,
düşündükçe; Rabbimizin kudretini, nelere kadir olduğunu ve bizi ne kadar çok
sevdiğini gözlerimizle görüyor ve hayranlıkla seyrediyoruz. Böyle tefekkür
bizlere Rabbimizi daha güzel tanıtıyor ve sevdiriyor...
RAHATLIK VE HUZUR
İÇİN...
Dünyaya gelmiş ve
gelecek bütün insanların nazlı bir misafir gibi karşılandığına şahit oluyoruz.
Bunu düşünen, bu şuurla yaşayan insan çok kıymetlidir. Henüz dünya hayatında
iken cennet hayatını yaşamaya başlar. Cenneti göğsünde olur, nereye giderse onu
da beraberinde götürür...
Ellerimiz ve
ayaklarımız olmadan dünyada rahat edemeyeceğimiz bilindiği için annemizin
rahminde bize ihsan edildi. Ahirette de ebedi saadete kavuşabilmemiz için bize
bazı emirler, bazı yasaklar bildirildi. Verilen emirleri yapar, haramlardan
sakınırsak; dünyada rahat bir ömür geçirdiğimiz gibi ahirette de huzur içinde
oluruz.
İbadetlerimizi ihlasla
yaparsak; az da olsa kıymetlidir. Başkaları beğensin, takdir etsin diye
yapılırsa çok olsa da hiçbir işe yaramaz.
Riya ile yapılan
ibadetler, sahte paraya benzer, onunla hiçbir şey alınmaz, çok fazla olmasının
bir kıymeti olmaz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)